Hemen hemen hepimizin cep telefonlarında kısa mesajlaşmanın haricinde Whatsapp, Messenger veya Telegram gibi birçok anlık mesajlaşma programı var. Bu programlar sayesinde 7 gün 24 saat mesaj gönderip alarak sürekli erişilebilir konumda oluyoruz. Günlük olarak gelen mesajlarımız o kadar fazla ki günün uyku haricindeki tüm zamanımıza yayılmış durumda.
Bu programlar olmadan önce mesai saati sonrası veya öncesinde mesaj gönderen çalışanları yadırgar ve neden böyle davranıyor diye düşünürdük? Pazar akşamı mailler gönderen, gecenin yarısı mail atan çalışanların özünde “fazla çalıştıklarını” ve “çok iş odaklı olduklarını” kanıtlayarak yöneticilerin gözüne girme çabaları olduğu aşikardı…
Ya da düşünce ders almak, güçlenerek kalkmayı seçmek,
Tercih herzaman sizin
Unutmayın, Her seçim ise bir vazgeçiş…
1940 Tokyo Olimpiyatları Atış Şampiyonası Altın madalyasının en güçlü adayı Karoly Takacs adında Macaristan ordusunda görevli bir askerdi. Takacs çok güçlü bir asker ve ordunun atış şampiyonuydu. Olimpiyatlar yaklaştıkça sürekli antrenman yaparak atış talimi yapıyordu. Altın madalyayı kazanması kesin gözüyle bakılan Takacs buna rağmen sürekli çalışıp atış becerilerini güçlendiriyordu.
1940 olimpiyatlarına birkaç ay kala orduda birliğiyle birlikte eğitimdeyken bir el bombası sağ avucunda patladı. Korkunç bir kazaydı, sağ eli koptu, maalesef kopan el yerine dikilemeyecek kadar parçalanmıştı. Yaşaması ise tam bir mucizeydi.
Kaybettiği sadece sağ eli mi yoksa hayalleri ve yaşama sevinci miydi? Sağ el yaşam için çok değerli bir organ, peki bu durumda onu nasıl bir hayat bekliyordu? Olimpiyatlarla birlikte yaşam enerjisini de kaybedecek miydi?
Artık asker olarak çalışamazdı, çok sevdiği atış sporunu da yapamayacaktı. Araba kullanamayacak, evlatlarını kucağına alamayacak… hayati birçok faaliyetini tek başına gerçekleştiremeyecekti. Sağ eli ile birlikte tüm yaşamı mahvolmuştu…
Bir ay hastanede yaşam savaşı verdi, çok yoğun tedavi gördü. Yaşıyordu ama artık hayatına tek elle devam edecekti. Bir seçim yapmalıydı;
İşini, çok sevdiği atış sporunu ve tüm yaşam enerjisini kaybederek bir kurban gibi mutsuz, çaresiz ve yenik mi yaşayacaktı?
Halen yaşıyordu, sağ eli hariç tüm organları sağlıklıydı. Kalan organlarıyla güçlü olmayı öğrenerek, yılmadan mücadelesine devam mı edecekti?
Vazgeçmeyi Seçmeden Önce Bir Kez Daha Düşünün!
Lütfen bir düşünün; Siz bu durumu yaşasanız ne yapardınız?
Herşeyden, yaşamaktan vaz mı geçerdiniz?
Yaşamınızın geri kalanını kendinize acıyarak mı geçirirdiniz?
Hayatta karşımıza çıkan, başımıza gelen olaylara karşı seçim hakkı herzaman bizimdir. Ya düşüp kalkıp yolumuza devam edeceğiz ya da düştüğümüz yerde kalıp daha da aşağılara düşeceğiz. Seçim sizin!
Kahramanımız Takacs pes etmemeyi seçti, düştüğü yerden daha güçlü kalkarak yoluna devam etmeyi…
Düştüğü yerden kalktı, kendini topladı ve sağ eli yoksa sol elinin var olduğunu hatırladı. Sahip olmadığı sağ eline değil, mevcut olan geliştirebileceği sol eline odaklandı. Aylar boyunca sol eliyle atış talimi yaptı, pes etmedi. Çevresinde ona acıyan, yapamazsın diyen insanları dinlemedi, görmezden geldi. Onlar olumsuz konuştukça o daha azimle, yılmadan çalıştı.
1940 ve 1944 yılı Olimpiyatlarının İkinci Dünya Savaşı nedeniyle yapılmaması ona zaman kazandırdı. Yılmadan, bıkmadan çalışmaya devam etti ve 1944 yılında Londra Olimpiyatlarında sol eliyle katıldığı tabanca yarışında dünya rekoru kırarak altın madalya kazandı. 1952 yılında Helsinki Olimpiyatlarında başarısını tekrarladı ve tekrar altın madalya kazandı. Sağ elinin yerini güçlenen sol eli almıştı.
Kazananlar Düştüklerinde Daha Güçlü Kalkanlardır!
Hayatta herkes olumsuzluklar yaşayabilir, engellerle karşılaşabilir ve düşebilir. Kazananlar ise başarıya giden yolda önlerine engel çıktığında kısa sürede engeli aşan ya da ayağa kalkanlardır; “Herzaman bir çıkış yolu vardır, ben bir yol bulacağım” diyerek olayların olumlu yönüne odaklananlardır.
Düştüklerinde silkelenip ayağa kalkarak yeniden çalışırlar, kendilerine acımak, zavallı rolüne bürünmek, pes etmek onların kitabında yazmaz!
Önünüze çıkan engeller karşısında “neden ben” demek yerine, “olan oldu” deyip çözüm bulmayı ve başınıza gelen olaydan ders çıkarmayı ve tekrar yaşanmaması için önlem almayı deneyin…
Kazananlar çözüm arar, kaybedenler ise üzülür, sızlanır, kurban rolüne bürünür.
Bir daha yere düştüğünüzde nasıl davranacağınıza karar verecek olan sizsiniz! Kazanan biri gibi kaybeden biri gibi mi hareket edeceksiniz? Hızla ayağa kalkın, harekete geçin, yolunuza daha güçlü devam etmek için daha azimle çalışmaya devam edin.
Unutmayın, Kazananlar Düştüklerinde Daha Güçlü Kalkanlardır!