- Kendiniz dışındaki çalışanları başarılı bulmuyor ve beğenmiyor musunuz?
- İnsanların işlerini iyi yapmadıklarını ve yetersiz olduklarını mı düşünüyorsunuz?
- Evde, işte, tatilde, gittiğiniz her yerde iş mi düşünüyorsunuz?
- Başkalarının fikir ve önerilerini aptalca, gereksiz ve yetersiz buluyor musunuz?
- Size söylenenlere inanmakta zorlanıyor ve çoğunlukla yalan söylendiğini düşünüyor musunuz?
- İnsanlara güvenmekte zorlanıyor musunuz?
- İnsanları sıkı denetleme ve kontrol etme isteği duyuyor musunuz?
- Fırsat olsa mesai saati dışı, hafta sonu ve izin demeden 7/24 çalışır mısınız? Diğer insanlardan da hafta sonu, mesai saati dışı ve izinlerde de çalışmasını bekler misiniz?
- Yaşamınızda sevgiye yer veremeyecek kadar yoğun musunuz?
- Başkalarıyla ilgilenemeyecek kadar meşgul musunuz?
- Hiçbirşey için yeterli zamanınız yok mu?
- Aileniz ve sevdiklerinizle zaman geçirmek için vaktiniz yok mu ve bu konuda isteksiz misiniz?
Bu sorulardan yarısından fazlasına cevabınız evet ise sizde başarılı insanların sıklıkla yaşadığı “Toksik başarı sendromuna” yakalanmış demektir.
Toksik başarı sendromu yaşayan kişiler duygularını geri plana iterler. Yoğun çalışarak başarıya ulaşma güdülerini ve dürtülerini kalplerinin paylaşılan ve anlamlı bir yaşam isteğinden üstün tutarlar.
Başkaları bu kişileri “kalpsiz ve duygusuz” olarak nitelendirir. Toksik başarı sendromu yaşayan kişiler duygularını dinlemezler, çalışma arkadaşlarının duygularını da dikkate almazlar.
Tüm enerjilerini başarılı olmaya verdikleri için çoğu zaman yalnız, kederli, mutsuz ve huzursuzdurlar. Strese bağlı kalp krizi yaşama olasılıkları çok yüksektir. Yorgun düşmek, tükenmek duygusuz ve durmaksızın çalışmanın sonucudur.
Beyinlerinin başarılı bir yaşamın nasıl olması gerektiğine dair çok çalışmakla ilgili sabit tek bir düşüncesi varken, kalpleri mükemmel bir yaşama ulaşmak için farklı farklı düşünceler üretir. Beyin hedeflere ulaşmak için başarıya odaklanmışken, kalp mükemmel bir yaşam için iyi niteliklere sahip olmak için tasarlanmıştır.
İyi bir beyne sahip olmak başarılı olmayı sağlayabilir ama iyi bir kalbe sahip olmak olumlu özelliklerle donatılmış mükemmel bir yaşam sürmeyi sağlar.
Tüm insanların beyni doğuştan işkoliktir, hiç durmaz, sürekli çalışmaya programlı bir yapıdadır. Başarılı olmak için çalışırken beynimiz en büyük yardımcımızdır. Mükemmellik yolunda bize yol gösteren ise kalbimizdir. Kalp insan vücudunda asla yaşlanmayan bir organdır. Bu kadar güçlü olan bir organ akıllıdır da… Hayatımızı beynimizin mi kalbimizin mi yöneteceğine karar veren ise kişiliğimizdir.
Başarılı olmak için beyin gücünü kullanmak sözünü sıklıkla duyarız oysaki kalbin yanında beyin çok güçsüzdür. Kalp beynin üçte biri ağırlığında olmasına rağmen beynin 140 milivolt enerji üretme kapasitesine karşın 5.000 milivolt enerji üretir. Kalbin yaydığı enerji bedenin dışına taşar ve herkese yayılır.
Seçim sizin…
Duygulara yer veren, keyifli, paylaşılan mükemmel ve mutlu bir yaşam mı?
Yoksa kişisel başarıya odaklanmış, beyin gücünü kullanıp kalp sesini dinlemeyen, kimseler beğenmeyen, yalnız bir yaşam mı?
Kalbiniz beyninize sakinleşip, insanlarla daha fazla ilgilenmesini, sakinleşmesini ve duyguları da dikkate almasını söylerken beyniniz bunları dinlemeyecek kadar çok meşguldür. Başarıya odaklanmış kendini beğenmiş beyin sürekli daha fazlasını isteyip çabalamak için bizi yönlendirir. Bu kısırdöngü ölene kadar devam eder…
Hergün birkaç dakikanızı kalbinize danışmaya ayırın. Sakin bir yerde oturun, rahatlatıcı bir müzik eşliğinde beyninizdekilerden çok kalbinizdekilerin farkına varmaya çalışın.
Unutmayın yaşamını ne olursa olsun sadece kişisel başarıya odaklamış kişilerin her zaman bir riski var;
Yalnız kalmak…
Yalnız yaşamak…
Yalnız ölmek…
Tercih sizin…